Kimse dönüp bakmadı.
Umursamadı.
Heyecanlanmadı.
Altısı birden tespih tanesi gibi yan yana dizilip bir 'şey' açıkladı.
Boş beleş bir şey!
'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için anayasa değişikliği' dediler.
2017 yılı öncesine dönüş vaat ettiler.
Masayı kurdukları günden bu yana aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar. Sanki Türkiye'nin tüm sorunları parlamenter sisteme geçilince çözülecekmiş gibi...
Aslında vaat ettikleri 'şey' siyasi istikrarsızlık.
Koalisyonlu günler.
Kısa süreli hükümetler, kargaşa, kaos...
Ama yeni nesil o günleri bilmediği için sanki bir 'şeymiş' gibi yutturmaya çalışıyorlar. Neyse ki eski nesil biliyor.
Altılı masanın tek motivasyonu parlamenter sisteme geri dönüş. Ama niye? Çünkü masayı kuran irade böyle istiyor.
GPS yani Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçilince ne olacakmış peki? Türkiye daha özgür olacakmış! Bak sen! Neymiş o özgürlük acaba?
Osman Kavala serbest kalacak.
Selahattin Demirtaş serbest kalacak.
FETÖ'cü KHK'lılar affedilip görevlerinin başına dönecek.
HDP'nin PKK'ya yardım yataklık eden belediye başkanları görevden alınamayacak.
LGBT özendirmelerinin önü açılacak.
Böylece özgürleşeceğiz. Ben demiyorum, kendileri diyor.
Başka?
Tüm sorunlarımızı diplomatik yollardan çözeceğiz. Kimseye karışmayacağız. Sınırımızın dibinde PKK bir devlet kurduğunda ses etmeyeceğiz, diplomasiyi devreye sokacağız. Ne diyordu Babacan? 'Karabağ sorunu diplomatik yollarla çözülmeli'! CHP de aynı şeyi söylüyordu. İyi de otuz yıldır niye çözülemedi o vakit?