İsmail Küçükkaya eşini dövmüş, tehdit etmiş, yüzüne yumruk atmış, hakaretler savurmuş…
“Sen basit(!) bir öğretmen parçasısın(!) ben ise İsmail Küçükkaya’yım” demiş.
“Sen beni bırakıp o hayatına geri mi döneceksin, ne yani Samsun’a gidip öğretmenlik mi yapacaksın?” diye aşağılamış.
Yani demek istemiş ki; dövsem de sövem de sesini çıkarmayacaksın, yoksa sana sunduğum şatafatlı hayattan olursun, köyüne dönüp limitli imkanlarla yaşamak zorunda kalırsın!
Hadi biraz daha açalım. İsmail, Eda Demirci’ye kendince çok cazip(!) bir teklifte bulunmuş.
Şiddete, hakarete, sadakatsizliğime razı ol zengin bir hayat sür yahut fakir ama gururlu olmayı tercih et!