Türkiye nihayet o keskin viraja geldi. Siz ona yol ayrımı da diyebilirsiniz.
Yahut 'bırak keskin virajı yol ayrımını da hayat pahalılığını yaz' da diyebilirsiniz.
Evet hayat pahalı! Çünkü özellikle son beş yıldır çok ağır ekonomik saldırılara maruz kaldık. Kalmaya da devam ediyoruz.
Öncesinde 15 Temmuz darbesi, peşi sıra pandemi... Küresel enflasyon da tuzu biberi.
Türkiye'yi durdurabilmek için bu elverişli zemini içeriden dışarıdan hunharca fırsata dönüştürmek istiyorlar.
ABD'sinden, Almanya' sına, Fransa'sına... Bilmem neresine...
Alayında bir Erdoğan nefreti hakim.
Aynı nefret içerideki izdüşümlerinde de var!
Tamam! Gidin sandığa devirin Erdoğan'ı!
Rahatlayın, kırk gün kırk gece eğlenin. Düğün dernek kurun. Halaylar çekin kınalar yakın. Ya kırk birinci gün?
O günü size göstermezler!
O gün sokağa bile çıkamazsınız!
İstediğiniz kadar itiraz edin, bir taraflarınızı yırtın, hoplayıp zıplayın! Ama bu hakikati yalanlayamazsınız!
Türkiye'yi tarih sahnesinden silmeye niyetlenmişler.
Yırtının, 'yok öyle bir şey' deyin, itibarsızlaştırın...
Ama bu hakikati yalanlayamazsınız!
PKK'yı hemen sınırımızın dibinde bir devlet sahibi yapmak için on yıllardır uğraşıyorlar.
Var sen 'yalan' de!
Hakikat bir gün kapını çaldığında seni bu ülkede sokağa çıkartmazlar bilesin!
Neymiş? Beyimiz Kuvva-i Milliye geleceğinden geliyormuş!
O yüzden mi terörle mücadele tezkeresine hayır dedin?
O yüzden mi ülkeni zırt-pırt dışarıya şikayet ediyorsun?