Kaderin cilvesi mi dersiniz tecellisi mi bilmem?
İsterseniz şımarıklık deyin isterseniz basiretsizlik!
Ne derseniz artık...
Amma; Ekrem İmamoğlu'nun Rize'de 'siyasi intihar' girişimi başarılı olmuştur.
Bay Başkan'ın genel başkanı Kılıçdaroğlu'yla arası bozuk. Hadi biz limoni diyelim.
Mesele malum!
Adaylık konusunda Kılıçdaroğlu ile bilek güreşi yapıyor.
Sen şimdi Kılıçdaroğlu'na haddini bildirmek hatta meydan okumak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın memleketi Rize'yi seç sonra çık bir otobüsün üstüne ama aşağıda kimse yok.
Vah ki vah!
Otobüs meselesine birazdan geleceğiz bu arada. Bakmayın siz benim 'bir otobüs' dediğime.
Neyse!
Sosyal medyada biri şöyle diyordu:
'Yahu İstanbul'daki metrobüs durakları bile çok ama çok daha kalabalıktı o meydandan'.
Bir sürü de fotoğraf paylaşmışlar o duraklardan.
Meydanda var üç yüz kişi hadi siz deyin dört yüz! Bin olsa ne olur?
Otobüsün üzerinde CHP yandaşı pardon Mansur Yavaş yandaşı gazeteci arkadaşımız İsmail Saymaz da vardı.
Ekrem İmamoğlu'nun Rize'de yaşadığı fiyaskoyu sözüm ona çaktırmadan faş etti.
Oysa İmamoğlu Rize'de tıklım tıklım bir meydan hayal ediyordu.
On binlerce kişi tarafından doldurulmuş o meydanda hem Kılıçdaroğlu'na hem de Erdoğan'a gövde gösterisi yapacaktı. Sözüm ona bir taşla iki kuş vuracaktı.
'Aday aramayın, o aday benim. Cumhurbaşkanı'nın bile memleketinde bakın nasıl karşılanıyorum' diyecekti.
Bu yüzden Rize çok bilinçli bir tercihti.
Siz bırakın gövde gösterisi yapmayı boyunun ölçüsünü alıp uğurladılar.
'Siyasi intihar' dememin sebebi de işte bu.
Meydandaki o üç-dört yüz kişi bile sağdan soldan toplamaydı.
'Önceden ayarlanmış' üç beş vatandaşla da -ki daha önce benzerlerini çok gördük- sarmaş dolaş algı fotoğrafları paylaşıldı.
Ama olmadı.
Beylikdüzü metrobüs durağında bekleşen vatandaşların sayısı bile kat be kat fazlaydı.
Çünkü İmamoğlu'nun yönetemediği İstanbul'da otobüs durakları da metrobüs durakları da metro ve tramvay durakları da bu halde.
Sürücüsünün elinden kaçan metrobüs mü ararsın, tarlaya uçan otobüs mü?
Yanan otobüs de var durağa dalan da!
Yolcuları tarafından arkadan itileni de var karda gitsin diye içinde zıplananı da!
Tavanı şarıl şarıl akanı da var lastikleri kabak, frenleri patlak olanı da!
İstanbullu böylesine perişanlık çekerken beyimiz Rize'de İETT'ye ait otobüsün üzerinden konuşuyormuş.
Konuşsun!
İmamoğlu 'bitik' durumda olduğunu maalesef göremiyor.
İBB'nin 850 milyon liralık 'algı' bütçesine güveniyor.
İsmail Saymaz'ın objektifinden yansıyan meydan görüntüsünün her şeyi halledeceğine inanıyor.
Ayarlanmış üç-beş kişinin teatral pozlarından medet umuyor.
Güvensin, inansın, umsun...
Ama İstanbullular şehirlerinin ne hale geldiğini görüyor.
PKK'lı teröristlerin İBB'ye doldurulmasını da!