Örgütlü ve güçlü bir muhalefetin varlığı demokrasinin işlemesi açısından elzemdir. Demokratik rejimler açısından gerek şart olan muhalefet, iktidarların denge ve denetimi açısından da önemli roller icra etmektedir. Bu nedenle demokrasinin en önemli tanımlarından birisi muhalefetin her an iktidar olabilme imkan ve şartlarının var olabilmesidir. Cari şartlar ve Türkiye’deki siyasi ekosisteme bakıldığında, demokratikleşme trendine yönelik bütün eleştirilere rağmen, Türkiye’de muhalefetin iktidar olabilme kanallarının açık olduğu görülmektedir.
AK Parti’nin 2002’den bu yana “hakim parti” olarak iktidarda kalması, muhalefet açısından bir açmaz gibi görünse de son dönemde yaşanan tartışmalar muhalefetin kendi dinamikleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Örneğin, 14 Mayıs seçimleri öncesinde olabildiğince geniş bir dizilimle parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine konsolide olan muhalif partilerin neden iktidar olamadığı, gündemin en önemli sorusu. 28 Mayıs sonrasında seçimlerin neden kaybedildiği ile ilgili özeleştiriler ya da karşılıklı suçlamalar muhalefetin hangi dinamikler üzerine siyaset yaptığını da göstermektedir.