Mustafa Yılmaz bey kardeşime…
Üçtepe, Giresun…
İslam, siyasi bir hareket midir?
Efendimiz Sallellâhu Aleyhi ve Sellem bir devlet kurmuş mudur?
İmparatorluk veya diğer yönetim şekilleri İslam’a ne kadar
uygundur?
Son olarak siyasi veya askeri yenilgiler, İslam’ın zayıflamasının
ana nedenleri midir?
Öncelikle İslam dininin yeniden dünyaya hakim olma sürecini
özetlemek istiyoruz:
1- Birinci aşama, inanç aşamasıdır. Efendimiz Sallellâhu Aleyhi ve
Sellem tarafından Mekke’de, mevcut sistem her yönüyle reddedilerek
hak, adalet ve tevhide dayalı bir inancın varlığı ortaya konmuştur.
Bu aşama, zihinlerin inşası aşamasıdır. İlk kademesi on iç yıl
sürmüştür. En zor ve çetin dönem bu dönemdir diyebiliriz.
Efendimiz, kurucu kadrolarının çoğunu burada yetiştirmiştir. Daha
sonraki süreci yürüten kadroların neredeyse hepsi bu dönemde
Efendimiz’in yanında olanlardır.
2- İkinci aşama, toplum inşası aşamasıdır. Bu kurucu kadro, yanına
yeni insanları da alarak Medine’de bir toplum inşa edilmiştir. Bu
toplum birkaç ana değer üzerine inşa edilmiştir: İnanç, ticaret ve
bazı hukuk kuralları. Bu dönemde kurumsallaşma yoktur fakat modern
iddialarda olduğu gibi İslam toplumu asla ilkel ve başıboş
değildir. Zira kurumsallaşma olmasa bile hukuk, inanç, değer ve
bazı anlaşmalar mevcuttur.
3- Üçüncü aşama, devletleşme aşamasıdır. Peygamber Efendimiz, bir
toplum inşa etmiş ve buna komşu toplumları da dahil etmiştir fakat
ancak İkinci Halife olan Hazreti Ömer, bu toplumları siyasi bir
organizasyona dönüştürmeyi yani devlet kurmayı başarmıştır. Devlet,
kurumlarla olur. Hazreti Ömer döneminde bürokrasi, ordu ve maliye
kurulmuştur. Bu devleti inşa eden ve yöneten elit kadronun çoğu
Mekke’de; diğer kısmı ise Medine’de bizzat Efendimiz tarafından
yetiştirilmiştir. Buradan anlıyoruz ki başarı için kadro ze süreç
gerekmektedir.