1. Mescidi Aksâ ile Kubettü’s-Sahrâ’nın aynı şey olmadığını
tekrar etmekte fayda görüyoruz. Her ne kadar iki yapı da Harem
bölgesi içinde kabul edilse de asıl mücadele, Aksâ üzerinde
yoğunlaştığı için Aksâ’nın öne çıkarılması daha uygundur
kanaatindeyiz. Efendimiz SAV’in miracını temsilen yapılan
Kubettü’s-Sahrâ da tabi ki önemlidir ama Aksâ’nın önünde değil
arkasında veya ondan daha küçük olarak resmedilmelidir.
2. Mescidi Aksâ, Kâbe ve Mescidi Nebevî’den sonra, üçüncü önemli
mescittir ve buraya da tıpkı Kâbe ve Mescidi Nebevî gibi ibadet
maksadı ile ziyaret yapılabileceği Efendimiz SAV tarafından ifade
buyurulmuştur.
3. Mescidi Aksâ’nın ilk defa Hz. İdris tarafından yapıldığı kabul
edilmektedir. Bir hadisi şerifte Kâbe ile Mescidi Aksâ arasında
kırk yıllık bir zaman olduğu ifade buyurulmuştur. Fakat Kâbe gibi
Mescidi Aksâ da zamanla yıkılmış ve temelleri kaybolmuştur. Hz.
Musa’dan sonra Filistin’in yeninden fethi ile buradaki mescit
yeniden inşa edilmiştir. Hz. Süleyman AS zamanındaki halinden
sadece bir duvar günümüze kalmış; diğer kısımlar Hz. Ömer RA
tarafından yeniden inşa edilmiştir. Fakat muhterem olan bina değil
mekândır. Aynı şekilde Kâbe de zamanla çeşitli felaketlerle
yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Fakat bu inşa sırasında eski
orijinal haline riayet edilmeye çalışılmıştır.
4. Mescidi Aksâ, İslam tarihi açısından fevkalade önemlidir. Zira
Müslümanların ilk kıblesi burasıdır.