“ İdam kararını büyük bir sabırsızlıkla bekliyor, idam edecekler ve kurtulacağım diye seviniyordum. Düşünün yani o kadar…”(Şükrü Sak, Salih Mirzabeyoğlu ile Zindan Konuşmaları, sayfa;23)
Ağır işkenceler altında yıllarını bedel ödeyerek geçiren bir mütefekkirin sözleri bunlar…
28 Şubat’ta jandarma bana yan gözle baktı diyerek bugün makam-mevki sahibi olan muhafazakârlar bunu anlayabilirler mi bilemiyorum. Lakin benim tanıklık ettiğim; o gün hanımlarının eteklerinin altına gizlenen birçok insanın bugün ağır bedeller ödedik diyerek piyasada yer etmesidir.
İstiklal Harbi kaçkınları gibi 28 Şubat kaçkınları da vardı anlayacağınız. Bir avuç başörtülü kızı öylece bırakan korkak insanlardı onlar.
Bugün 28 Şubat darbecilerinin yargılandığı ancak darbecilerin yargıya verdikleri talimatların geçerli sayıldığıenteresan bir süreç yaşıyoruz. Buna yönelik ciddi bir tepkinin olmaması da ilginç bir hissizlik hali.
Bugün FETÖ’nün mağdur edildiği zannına kapılan bazı İslamcı görünümlü yazarlar, Erdoğan ülkeyi 28 Şubat’tan beter hale getirdi diyecek kadar işi zıvanadan çıkarmışlardı. Örneğin biri, “Benim partimin iktidarında, devletin, muhaliflere karşı 28 Şubat dönemindekinden daha müsamahasız görünmesi gücüme gidiyor” dedi.