AKP iktidarı, ekonomide her başı sıkıştığında "kur
ataklarından", "dolar egemenliğinden, "yerli ve milli parayla
ticaretten" bahseden çıkışlar yapıyor.
Gelin görün ki, bu çıkışlar hamasetten öteye gidemeyen, fevri ve
duygusal tepkilerden ibaret kalıyor ne yazık ki.
Bir yandan kamu ihalelerini ve onları kazanan firmaların
kredilerini dolar bazında alması sürdürülürken, öte yandan köprü ve
otoyol geçişlerine ve müteahhitlerin kredilerine Hazine’nin "dolar"
bazında garanti vermesine imza atıyor.
Üstüne de, vatandaşa "dolarlarınızı bozdurun" kampanyalarıyla,
sözde "ekonomik milliyetçilik" yaptığını sanıyor.
Böyle çelişkili ve temelsiz çıkışların da, sözde tedbirlerin de hiç
bir kıymeti-harbiyesi yoktur hâlbuki.
Şimdi benim yazacağım öneriyi düşünecek, değerlendirecek ve hayata
geçirecek bir ekonomik vizyondan ve kadrolardan da mahrumdur
bugünkü iktidar.
Meclis’teki muhalefet partilerinin ekonomi sözcüleri ve
yöneticileri ise, hala K. Derviş’in, IMF’nin neoliberal
politikalarını aynen-yine-yeniden uygulanmasından ibaret görünen
muhalefet anlayışları ile bu tür alternatifleri ne akıllarına
getirebilirler, ne de söylemeye cesaret edebilirler.
Önce bir gerçeği kabul edelim; Avrupa Merkez Bankası’nın son
tespitlerine göre dünyadaki uluslararası borcun (kredilerin) ve
dünyadaki toplam küresel rezervlerin üçte ikisi "dolardan"
oluşuyor.
Başka bir ifadeyle, toplam uluslararası kredilerin ve toplam
uluslararası rezervlerin yüzde 60’dan fazlası ABD para birimi olan
dolardan müteşekkil hâlihazırda.
Öte yandan SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial...