Ben ilke olarak, vefat edenin, hapse düşenin, işini gücünü ve
pozisyonunu kaybedenin aleyhine arkasından yazmaktan ve konuşmaktan
hiç hazzetmem.
Zorunlu kalmadıkça da bu anlayışımı yıllardır sürdürmeye gayret
ediyorum.
Ancak, Doğan Grubu’nun, hukuka, medya etiğine ve demokrasiye açıkça
aykırı düşen, (birçok tartışmalı veya cevapsız soruyu arkasında
bırakarak) satış ve devir kararından sonra bile Sn. E. Özkök’ün
hâlâ K. Derviş savunuculuğunu yaparak, üst üste yazılar yazması
karşısında da kayıtsız kalmanın uygun olmayacağını düşünüyorum. Sn.
E. Özkök, yıllarını verdiği ve en üst yönetimine geldiği Türk
basının Amiral gemisi olarak adlandırılan Hürriyet gazetesinin,
bugün nasıl olup da okyanuslardan ve açık denizlerden, iktidarın
havuzuna indirildiğine yönelik görüş ve kanaatlerini okuyucularıyla
paylaşıp, belki de bir özeleştiri yapmış olsa bence çok daha iyi
olurdu bugünlerde. Ama altta kalanın canının çıktığı neo-liberal
ekonominin, IMF adına ülkemizdeki en hoyrat ve tavizsiz
uygulamalarının baş sorumlusu K. Derviş’i ve hempalarını kahraman
ve vatansever ilan etmeye kalkıştı bugünlerde ne yazık ki.
O K. Derviş ki, demokrasi tarihimizin tartışmasız en zarif ve
saygın isimlerinden rahmetli Başbakan Bülent Ecevit’in
“hayatımdaki en büyük pişmanlığım” dediği
şahıstır.
Bu sözleri tarihe bir not olarak düşen harika bir kitap yazan
değerli ve başarılı gazeteci-yazar Sn. Mehmet Çetingüleç’in
“Ecevit’in Anıları” kitabından ve bizzat
kendisiyle yapılmış söyleşisinden öğreniyoruz. Kamu Bankalarını
“şeytan” ilan eden “görev...