ON gün kadar yurtdışı programım ve seyahatlerim nedeniyle
ülkeden ve gündemden uzak kaldım.
Geçen salı günü ofisime geldiğimde geçen bu on gün içindeki
ekonomik, politik ve diplomatik gelişmelerin çokluğu
ve değişkenliği karşısında yine hayrete düştüm.
Ekonomiden, dış politikaya kadar bir dizi istikrarsızlık,
çelişki ve sorun yumağı ile an be an değişen gündemi görünce,
huzurun, sosyal barışın, anlayış ve hoşgörünün ne denli
uzağında olduğumuzu bir kez daha üzülerek anladım.
Normalde ekonomi ile ilgili bir yazı düşünüyordum. Ama salı günü
grup toplantılarındaki konuşmaları dinleyince,
aday tartışmalarının ve karalamaların düzeyini görünce,
çifte standardın hemen her alanda "standart" davranış yöntemi
haline
geldiğini anlayınca fikrimi değiştirmek zorunda
kaldım. Konumuz iktidarın her alandaki keyfi, ben yaptım
oldu tavrıyla ortaya koyduğu çifte standart anlayışı. T.
Erdoğan, dünkü grup toplantısında, - haklı olarak- ABD
yönetimine ve Başkan’ı
Trump’a seslenerek, mealen; "... Venezuella senin eyaletin mi..."
diye sordu. ABD’nin Irak’ta, Honduras’ta, Libya’da yakın
geçmişte, yanına birkaç sözde müttefik ve yandaş ülkeyi alarak,
işine gelmeyen lider ve rejimleri zorla, kumpasla
ve/veya darbeyle devirme teşebbüsleri asla kabul edilemez,
edilmemelidir. Bu bakımdan, iktidarın Venezuella’da ABD’nin
darbe ve müdahale teşebbüslerine karşı çıkması ve eleştirmesi
son derecede yerinde ve doğru bir tavırdı. Gelin görün
ki, aynı iktidar, ABD’yle birlikte yönetimini beğenmediği
diktatörl&...