Yüksek faizlerin; cari açığın, ağır borç yükünün, yüksek işsizliğin, çift haneli enflasyonun, kuvvetler ayrılığından uzaklaşmanın, parlamenter rejim yerine baskıcı otoriter rejime sürüklenmenin ve benzeri çok sayıda olumsuzluğun kaçınılmaz sonucu olduğunu kabul edemeyen iktidardaki ekonomi zihniyeti, aynı kafada inat etmekte kararlı görünüyor.
Faizleri, hala emir-komuta ile düşürebileceğini zanneden,
Fiyatları, belediye zabıtalarıyla indirebileceğini düşünen,
Enflasyonu, soğan deposu baskınlarıyla kontrol edebileceğini sanan,
Kurlarda istikrarı, kara paracılara af çıkararak ve kaynağı ve sahibi meçhul döviz giriş ve çıkışlarıyla sağlayabileceğini inanan, bu malum zihniyet, şimdi de kanunla, yasakla iflasların batıkların ve konkordato taleplerinin önüne geçebileceğini sanıyor ne yazık ki.
Geçen gün çıkarılan yeni bir yasayla adeta yağmur gibi yağan binlerce konkordato müracaatını zorlaştıran ve engellemeye çalışan düzenlemelere kalkıştılar.
Ancak, sadece Ekim-Kasım aylarında yaklaşık 2000 firmanın konkordato müracaatının, aylardır derinleşen ve kötüleşen ekonomik krizin bir kanıtı olduğunu kamuoyunun gözden kaçırmaya ve sorunları halının altına süpürmeye yönelik olduğu izlenimi edilen bu düzenlemeler esasında nafile bir iştir.
“Akacak kan damarda durmaz” deyişine benzer şekilde, batacak firmayı da konkordato yasakları ve engelleri kurtaramaz maalesef.
Konkordato esasında iflastan önceki son çıkış, son fırsattır iyi niyetli firmalar için.
Ama üzülerek görüyoruz ki, yakın gelecekte ekonomik krizin giderek daha da derinleşeceği ve kötüleşeceği göz önüne alındığında, konkordato ilan eden firmaların kısa d&ou...