Okurlarımız hatırlayacaklardır, son iki yılda "Bunları Ekonomi
Götürecek" başlığıyla 3 ayrı yazı kaleme almıştım bu köşede.
İlki 24 Ocak 2017, ikincisi 15 Mayıs 2018, üçüncüsü ise, 12 Şubat
2019 tarihlerinde yayımlandı.
Yerel seçimler sonrasında AKP, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel
olarak ülkenin en önemli ve büyük şehirlerini kaybetti.
Sanayinin, esnafın, emeklinin, işçinin, işsizliğin en yoğun
yaşadığı ve yaşandığı ve ekonomik krizin yükünü en ağır biçimde
hisseden kesimlerin yoğun olarak yaşadığı ve AKP iktidarının 25
yıldır egemen olduğu kentler de artık "yeter" dedi.
Yerel seçimlerden önce de şöyle yazmıştım; "...Çift haneli
enflasyon, çift haneli faizler ve çift haneli işsizliğe, ekonomide
enflasyon içinde yaşanan durgunluğa ve daralmaya, partizanlığın ve
yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkmasına ve ağır borç yüküne rağmen,
iktidarın oylarını arttırması ve/veya koruması mümkün
görülmemektedir.
Kuşkusuz ki, çok kanallı ve tek sesli hale getirilen medya,
partizan-militan ve cemaatçi bürokrasinin keyfi ve baskıcı
uygulamaları, kaynağı ve sahibi meçhul kara para hareketlerindeki
artış, hukuk devletinden uzaklaşan otoriter ve kamplaştıran
söylemlerle, ekonomik gerçekler ve sıkıntılar örtbas edilmek ve
popülist uygulamalarla, krizin oylara olumsuz etkisi azaltılmak
istense de, artık "mızrağı çuvala sığdırmak" kolay ve de mümkün
görülmemektedir..."
Bugün de aynı görüşteyim. Sokaktaki adam tedirgin ve mutsuz.
Kasabından-manavına, işadamından-işçisine, KOBİ’sinden-köylüsüne,
çalışanından-emeklisine kimse önünü göremiyor. Giderek derinleşen
krizin ağırlığ...