Tayyip Erdoğan, ekonomik krizin, ağır borçlanma ve yüksek faiz
ile büyük işsizliğin pençesinde kıvranan geniş halk kesimlerinin
hoşnutsuzluğunun ve AKP’nin ciddi bir oy erozyonuna uğramak üzere
olduğunun mutlaka farkındadır.
Gördüğüm güvenilir bütün anketler, yerel seçimlerde rüzgarın
iktidar aleyhine dönebileceğine işaret ediyor çünkü.
Ekonomiyi derin bir krize sürükleyen, insanları ağır borç yükünün
altına sokan, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve anormal
faizlerle ezen, 40-50 yıllık firmaları, spor kulüplerini ve hane
halkını icralık, konkordatoluk hale getiren ekonomi politikalarını
savunmakta zorluk çekiyorlar doğal olarak.
Bu nedenle, "eski defterleri" karıştırarak, örneğin; "...30 yıl
önce, 1989 yılında enflasyon bugünden daha yüksekti..." diyerek,
bugün dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde yüzde 2 ile
yüzde 4 arasına inmiş olan enflasyonun Türkiye’de yüzde 20’lerin
üzerine çıkmasına mazeret üretip, akıllarınca geçmişi suçlamaya
kalkışıyorlar.
Bu mantıkla giderseniz,
1938 yılında enflasyonun yüzde 1.8 olduğunu,
1974 yılında yüzde 5.6 olduğunu,
1953 yılında yüzde 4.8’e indiğini,
1961 yılında yüzde 4.1, 1964 yılında yüzde 2.6,
1970 yılında yüzde 8.5 olduğunu da size birileri çıkıp
hatırlatıverir.
AKP’nin hileli bir seçimle tek başına iktidar olmasını sağlayan
2002 yılı seçimlerinden önceki 10-15 yılın, hatta 30 yıl öncesinin
enflasyon rakamlarının yüksek olduğunu söylemek, bugünle
karşılaştırmak, mantık ve vicdanla bağdaşmaz.
Öncelikle o yıllarda Başbakanlık yapan S. Demirel, B. Ecevit ve N.
Erbakan bugün haya...