Gerçek bir demokrasi -aynı zamanda- en geniş paydalı- ilkeli bir uzlaşmayı, karşılıklı hoşgörü ve anlaşmayı, geniş ve farklı halk kesimleriyle kucaklaşmayı da gerektirir kuşkusuz ki.
Hele bugün içine sürüklendiğimiz kutuplaşma ve kamplaşmanın, toplumsal-kültürel ve siyasal ayrışmanın yarattığı tahribatın önüne geçilebilmesi için, samimi birlik ve beraberlik adımlarının atılmasında ve bu yolda çaba sarf edilmesinde büyük yarar var.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı adaylarının kampanyalarında bu hususlara önem vermesi ve “devr-i sabık yaratmayacağız” şeklinde konuşmaları olumlu bir şey.
Çünkü Devr-i Sabık yaratmak, ön yargıyla-kinle-nefretle ve intikamcı, rövanşist duygu ve düşüncelerle hareket etmek, bugünkü hassas ve vahim durumu ancak daha da kötüleştirir. Toplumun barış ve huzurunu daha da bozar.
***
Ancak, Türkiye 16 yıllık tek parti iktidarında, Cumhuriyet tarihinde görülmedik ve duyulmadık biçim ve boyutlarda, ağır yolsuzluk-rüşvet, haksız iktisap ve haksız zenginleşme iddialarının ayyuka çıktığı keyfi ve partizan bir dönemi yaşadı ve yaşıyor maalesef.