Türkiye’de ihvancı-siyasal İslamcılıkla, Soroscu-HDP seviciliği
arasında adeta bir tercihe yönlendirilmek hatta zorlanmak istenen
Türk milletinin ezici bir çoğunluğu için, her ikisi de elbette ki
zuldür, kabul edilemez, edilmeyecektir. Çünkü, milli duruş ve
ulusal çıkarlardan yana olan demokrat-milliyetçi ve vatanseverler
yani Cumhuriyetin kurucu değerlerine yürekten bağlı olan geniş halk
kesimleri için, yegane yol sağ-sol demeden, mezhep-köken ayırmadan,
Atatürk’te Birleşmekten geçer.
Bu açık gerçeğe rağmen, bugün medyada hala aynı gayrı-milli siyasal
islamcı zihniyetin mensubu olan, AKP’den ayrılarak yeni parti
kurmak isteyen bazı isimlerin parlatılmaya çalışılması manidar
elbette ki. Evet, millet içine sürüklendiği en ağır-en derin ve en
uzun süreli ekonomik krizin pençesinde, enflasyon, işsizlik, ağır
borç yükü ve yoksullukla boğuşuyor. İhale yolsuzlukları ve
usulsüzlük iddialarını, yobaz cemaatlerin devleti yağma ve işgal
girişimlerini, görülmemiş eş-dost ve akraba kayırmacılığını
tepkiyle izliyor.
Bunların yanı sıra, bir yandan da HDP seviciliği yaparak ABD’nin
safına düşenleri de, ABD ile kolkola devriye gezerek fiilen
Suriye’yi bölmeye ve İdlib’teki cihatçı katil sürülerini kollayarak
yine ABD’nin yanına düşenleri de ibretle, hayretle ve üzüntüyle
takip ediyor ve bu gidişata karşı çare ve çıkış yolu arıyor.
İşte bu bağlamda, medyada bugünlerde parlatılan ve halka alternatif
diye pazarlanmak istenen, AKP’den türetilen bir takım isimlerle
yeni parti arayışları da Atatürk’te Birleşmek isteyenleri hiçbir
şekilde alakadar etmiyor elbette ki.
Bu gidişattan endişeli ve rahatsız olan insanlar bu gidişata
sey...