İktidar, büyük bir şevkle ve de hırsla ardı ardına eğitimi imam-hatipleştirmeye çalışıyor.
Bunu yaparken de bir ideolojik amaç ve rövanş alma duygusuyla yaptığı izlenimi veriyor maalesef.
Herkes imam-hatip olursa, cemaat kim olacak diye pek de düşünmüyor herhalde.
Ama öte yandan son 15 yılda Türkiye’de eğitim kalitesi ve düzeyi ise hızla aşınıyor ve geriliyor.
Bunu nereden mi anlıyoruz? Tabi ki uluslararası araştırma, istatistik ve sıralamalardan.
PISA eğitim araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de, öğrencilerin okuma-anlamadan, matematiğe kadar seviyeleri neredeyse en son sıralarda yer alıyor. OECD ülkeleri için yapılan araştırmalar da aynı sonuçları yansıtıyor ne yazık ki.
Hâlbuki ihtiyaca yetecek kadar imam-hatip okulları ve buna paralel ilahiyat fakülteleri açılıp, bunların niteliği, yayınları ve üretkenliğine önem verilse çok daha iyi olur. Türkiye’nin imam-hatip kültürüyle ve kafasıyla yönetilmek istendiği bu günlerde ne ekonomide, ne diplomaside, ne sosyal barış ve huzurda, ne de kültür, sanat, bilim ve teknolojide olması gereken ya da kıvanç duyulan bir düzeye erişemediği açık ve acı bir gerçek olarak duruyor önümüzde.