Stadyumlardan, spor salonlarına, mezuniyet törenlerinden,
sanatçılara kadar geniş ve kendiliğinden bir demokratik tepki
ittifakı oluştu.
Açıktır ki, İstanbul’u 25 yıldan beri adeta parselleyen, tarihi ve
doğal dokusuna zarar veren, mızrak gibi gökdelenleri kentin bağrına
saplayan, trafiğini tam bir keşmekeşe ve çileye dönüştüren,
görülmemiş partizan kadrolaşma ve kayırmacılık yapan, cumhuriyet ve
laiklik düşmanı yobaz cemaatlere ve eş-dost ve akrabaların
vakıflarına, belediyenin milyonlarca lirasını aktaran ve demokratik
seçim sonuçlarını hazmedemeyerek çamura yatan zihniyetle, bir beş
yıl daha devam edilmesini istemek ve beklemek mümkün değil
elbette.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini, bir milli beka
meselesi gibi takdim etmek de kuşkusuz ki aklımızla alay etmek
anlamına gelir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ne S-400’lerin alımına, ne
Suriye ile olan ilişkilere, ne HDP’ye Hazineden milyonlarca liralık
yardım yapılmasına karar verecek, yetki, hak ve imkana sahip
değildir, olamaz da.