Türkiye'de sağ-sol demeden bütün muhalefetin ve yurttaşların çok büyük bir çoğunluğunun üzerinde tartışmasız mutabakat sağlayabileceği ortak mücadele konusu mutlaka "yolsuzluklar" olmalıdır.
Bugüne kadarki hiçbir iktidar döneminde, bugünkü tek parti iktidarında olduğu boyutlarda yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları ortaya atılmamıştı. Üstüne üstlük bu tür iddialara bu denli kayıtsız ve ilgisiz de kalınmamıştı.
Öte yandan Türkiye'de, kamu kaynaklarının istismarı, ihale, satış, YİD, kiralama vb.lerde rüşvet, haksız kazanç, usulsüzlük, kayırma, partizanlık iddialarının bugün ne TBMM KİT Komisyonu tarafından, ne de Sayıştay tarafından incelenip, denetlenmesinin ise, fiilen imkansız hale getirildiği acı bir gerçektir maalesef.
Demokratik bir hukuk devletinde yargının bağımsız ve tarafsızlığının yanı sıra, medyanın bu konuları gündeme getirmesi ve kamuoyunu haberdar etmesi fonksiyonu da bugün ortadan kalkmıştır ne yazıkki.
Çünkü, "çok kanallı ama tek sesli" hale getirilen yandaş-havuz medyasının yine havuz müteahhitleri ile ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük iddia ve şüphelerini kamuoyunun gündemine taşıması zaten mümkün değildir.