Türkiye’nin kamu-özel toplam dış borçları 2017 III. çeyrek sonu
itibariyle tam 437.9 milyar dolara ulaştı.
Bu borcun 307.8 milyar doları özel sektöre, 130.4 milyar doları ise
kamuya (TCMB dahil) ait.
AKP’nin hileli ve şaibeli seçimler sonucunda tek başına iktidara
getirildiği 2002 yılında toplam 129.6 milyar dolar olan dış
borçların, bugün 437.9 milyar dolara çıkması gerçekten de
düşündürücü.
Çünkü bu borçların yanı sıra özelleştirmeden gelen kaynakları da
dahil ettiğimizde, bu paralarla ülkede ne yeni bir Erdemir, ne yeni
bir Petkim gibi üretim ve istihdam yaratan sanayi kuruluşları,
fabrikalar vb yapılabilmiş değil.
Varsa yoksa “beton ekonomisi”. Yandaş müteahhitlerin oluşturduğu
havuza pay edildiği iddia olunan milyonlarca, milyarlarca liralık
kamu ihaleleri.
Haklarını yemeyelim bir de köprü, otoyol, tünel ve havalimanı
inşaatları var. Bunları yapmak ülkenin ihtiyacı doğrultusunda
kuşkusuz ki iktidarların asli görevidir.
Ama bunların fizibilitesinin, maliyetlerinin, kaynaklarının çok iyi
planlanması, araştırılması gerekir. Emsallerinden çok daha pahalıya
yapılan, yine yüksek faiz ve komisyon ödemeleri kapsamında kredi
sağlanan, çok yüksek Hazine garantileri verilen bu tür
yatırımların, ülkeye faturasının yararından çok zararının
olmamasına özen gösterilmesi gerekir.
Ülkenin anormal biçimde yükselen toplam dış borçları içinde işte bu
tür alt yapı yatırımları için özel sektörün bulamadığı ve/veya özel
sektöre Hazine garantisi olmadan verilmeyen dış kredilere Hazine
cömert garantiler vermiş vaziyette. Bugün, 2010 yılında kamu-özel
işbirliği (KOİ) projeleri kapsamında, özel sektöre ya...