T. Erdoğan’ın, AKP’nin sonun başlangıcına geldiğini görerek yaptığını düşündüğüm “metal yorgunluğu” tanımlaması şüphesiz ki AKP’yi ilgilendirir.
Ama bize göre Türk milletinin de bugünkü iktidardan büyük bir bıkkınlığı var.
Çünkü, siyasal İslamcı-mezhepçi ortaçağ kafasıyla, Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine karşı adeta bir karşı devrime kalkışan zihniyetten hepimiz bıktık-usandık.
Eş-dost-akraba kayırmacılığı (nepotizm) yapılarak, eşi görülmemiş partizanlıklarla ortaya saçılan ağır ve vahim yolsuzluk-hırsızlık ve kayırma iddialarından bıktık-usandık.
Dış politikadaki tutarsızlıklardan, iniş-çıkışlardan, “tükürdüklerini sürekli yalamalarından” artık bıktık-usandık.
Çok kanallı ama tek sesli hale getirilen, yandaş-havuz medyasından, gece-gündüz, 7 gün- 24 saat bağıra-çağıra yapılan hamaseti ve kaba-saba palavra nutukları dinlemekten bıktık-usandık.
“Andımızı” yasaklayıp, cihatçılığı öven, herkesi imam yapmaya ve her yeri hatiple doldurmaya çalışan, bilimden-sanattan uzak yobaz kafalardan bıktık-usandık.
O nedenle bizler metal yorgunu değil, ama mental (zihin) yorgunuyuz artık.
(“mental (zihin) yorgunluğu” tanımlaması İTD Dergisinin 83’üncü sayısında Sn. Bozkurt Güvenç tarafından gündeme getirilmiştir.)
Ama bu durumdan kurtulmaya az kaldı. Bu zihniyetin geçmişte ilk olarak kök saldığı ve başımıza bela olduğu Belediye seçimlerine az kaldı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere, sağ-sol demeden referandumda gösterdiğimiz geniş paydalı birliktelikte olduğu gibi, müşterek uygun adaylar göstermek suretiyle zafer kazanılması ihtimali her zamankinden çok daha büyük ve yakın görünüyor.