Kadını eve kapatıp, mümkünse kara çarşafa sokup, çocuk doğurma
makinası olarak görmek isteyen yobaz zihniyet, doğal olarak
bilimden, istatistikten, dünya ve sosyolojik gerçeklerden bihaber
görünüyor.
Hâlbuki TÜİK’in açıkladığı Adrese Dayalı Nüfus Sistemi sonuçları
da, 2013 - 2075 yılları arasını kapsayan nüfus projeksiyonları da
diğer bütün nüfus istatistikleri de bir gerçeği ortaya koyuyor.
Türkiye’nin yıllık nüfus artışı 2009 yılında binde 14.5 iken, 10
yıl sonra 2018 yılında binde 14.7 olarak gerçekleşti yani yerinde
saydı. Toplam doğurganlık oranı ise, 2008 yılında yüzde 2.19 iken,
2018 yılında yüzde 2.08’e düşerek azaldı.
Bilim ve akıl yerine, dogmatik-yobaz ve ideolojik söylemlerin
nüfusu arttırmaya yaramadığı ve yaramayacağı açık bir gerçek.
Gelişmeyi ve kalkınmayı nüfus artışlarıyla "özdeşleştirebilen"
bilinçsiz bakış açıları, aslında nüfus artış oranlarında hızla
gelişen tersine bir trendin farkında bile değiller sanırım.