Seçim sonuçları, geçen yıl yapılan referandumda da açıkça görülen oyların ve toplumun hem siyasal, hem de sosyo-kültürel olarak kabaca 2’ye ayrıştığının bir başka göstergesi niteliğinde adeta. Elbette ya hep ya hiç olarak bakılamaz bu sonuçlara. Bardağın dolu olan diğer yarısını da gözardı etmemek gerekir.
AKP yıllardan beri ilk defa yüzde 42 oy oranı ile TBMM’de tek başına çoğunluk olamadı.
T. Erdoğan ise MHP oyları sayesinde ilk turda 52’yi aşabildi.
Ülke ekonomik resesyonun eşiğine gelmiş vaziyetteyken T. Erdoğan’ın kazanmış olduğu bu seçim, sonuçları itibarıyla, tam anlamıyla bir “Pirüs Zaferi” olarak nitelendirilmelidir.
Yaklaşık 8 ay sonra yerel seçimlere doların 6 TL’ye, benzinin 10 TL’ye, patates-soğanın 8 TL’ye yükseldiği, enflasyonun ve faizlerin çift hanede seyrettiği, ağır işsizlik ve stagflasyonun (enflasyon ve durgunluk bir arada) hüküm sürdüğü koşullarda gitme riski çok büyük olasılık.
Toplumsal bir fedakârlık süreci, yani kemer sıkma, zamlar ve vergi yağmuruyla ekonomideki aşırı ısınmayı soğutmaya çalışmanın ve bunun vatandaşa vereceği sıkıntıların yerel seçime mutlaka olumsuz yansımaları olacaktır.