Moody’s kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’nin kredi
notunu önce hafta ortasında -aniden- düşürmesinin ardından 14 Türk
Bankası ve 7 büyük şirketin notlarını da indirmesi sonrasında
yapılan yorum ve analizlerin büyük çoğunluğu maalesef akıl-bilgi ve
deneyimden oldukça uzak ve yetersiz kalıyor.
Bir kısmı “yandaş” medyada, duygusal ve hamasi tepkilerini dile
getiriyor.
Holding medyasındaki yazar ve yorumcular ise her şeyin “toz pembe”
olduğunu, bu indirimin “olumsuz” etkilerinin hiç de önemsenmemesi
gerektiğini söylüyorlar ve pembe tablolar çizip, yorumlar
yapıyorlar. Hele iktidar evlere şenlik açıklamalar yapıyor. Maliye
Bakanı Naci Ağbal “... Moody’s’in verdiği notun, bizim açımızdan
hiçbir değeri, hiçbir itibarı yoktur, çöp değerindedir...” diye
garip bir açıklama bile yaptı.
Hâlbuki “gerçekçi” olmak, akılcı davranmak ve sağduyulu olmaya
çalışmak en doğru yöntem.
Kuşkusuz ki, “kapkara” bir tablo çizerek, panik yaratacak kötümser
yorumlar ve/veya ekonomik kriz çığırtkanlığı yapmak da hiç doğru
değil.
Çünkü biliyoruz ki, her ekonomik kriz bir yandan o dönemdeki siyasi
iktidarın alaşağıya edilmesine neden olsa da, diğer yandan yine
ağırlıklı olarak geniş halk kesimlerinin daha da yoksullaşıp-zora
girmesine sebebiyet veriyor. Yani krizin bedelini sadece
müsebbipleri değil, bütün millet ödemek zorunda kalıyor.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdikleri ülke notları,
uluslararası yatırımcıların yanı sıra, yatırım fonları ve özellikle
emeklilik fonlarının yönetimleri için de önemli. En az 2
uluslararası derecelendirme kuruluşundan -geçerli- yeterli not
alama...