7 Haziran ve 1Kasım'da dış politika ve dış politik gelişmelerin seçim sürecini doğrudan etkilediğini hatta etkilemeye yönelik kurgulara sahip olduğunu gördük. Suriye ve Irak'ta dış politika ve iç politika arasındaki çizginin kaybolmasını gözlemlerken; bu iki ülkede yaşanan gelişmelerin Türkiye'ye doğrudan ve dolaylı yansımaları, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik dinamiklerini etkileme potansiyeline erişti. Kobani bunun en çarpıcı örneklerindendi. DAEŞ Kobani'ye saldırdı, PKK ve uzantıları da Türkiye'ye saldırdı. DAEŞ Suruç'a saldırdı, PKK ve uzantıları Türkiye'ye saldırdı. Kobani sonrasında PKKlıların ürettiği yalan ve dezenformasyon üzerinden HDP barajı geçti. DAEŞ ile Türkiye'yi ilişkilendiren konforlu bir yalan ortaya atıldı, ırkçılık alevlendirildi ve bu ateşli ortam siyasi mobilizasyon için kullanıldı. Benzer bir ortam 1 Kasım'da da yine aynı aktörler tarafından denendi fakat 7 Haziran benzeri bir etki oluşturamadı seçmen nezdinde.
Bir başka ilginç nokta ise AK Parti ve CHP arasındaki koalisyon müzakerelerinde iki partiyi birbirinden en fazla uzaklaştıran nokta belki de dış politika oldu. AK Parti dış politika çizgisinde devamlılığa vurgu yaparken, CHP ise restorasyondan bahsediyordu