Son yazımda ABD Yönetimi’nin görev süreci boyunca öncelikli dış politika hedefinin İsrail’in bölgedeki başlıca “baş ağrılarını” ortadan kaldırmak olduğunu anlatmaya çalıştım. ABD’nin iki önceliği “İran tehdidinin” izale edilmesi ve Filistin’in İsrail için demografik ve teritoryel bir “sorun” olmaktan çıkarılması. Attığı adımlara baktığımızda ABD’nin önceliğinin, Washington’dan yapılan bir jeopolitik okumadan ziyade Tel Aviv’de kurgulanan bir oyun planı tarafından belirlendiği anlaşılıyor.
Asrın Anlaşması olarak lanse edilen özünde “büyük pazarlık” unsurları içermesi gerekirken Filistin’in tek taraflı tasfiye edilmesini içeren anlayış bölgede halihazırda pişiriliyor. Razı başkentler var, ortada ve karşı olanlar var. Karşı olanların siyasi ve ekonomik baskılarla tehdit edilmesi, ortada olanların da siyasi ve ekonomik vaatlerle tasfiye planına destek çıkması çabaları devam ediyor.
Türkiye Filistin meselesinde en sesli konuşan ve trendleri belirleyen ülkelerden bir