Türkiye’yle ABD arasında yaşanan krizin elbet konjonktürel boyutları var. Fakat kriz dosyaları o kadar arttı ki yapısal sorunu pek tartışmaz olduk. Soğuk savaş yıllarından kalma hiyerarşik ilişki biçimi sonraki dönemlerde stratejik ortaklık, model ortaklık gibi sanrılara bıraktı kendisi. Fakat ilişkinin Türkiye açısından eşitlikçi düzleme oturtulması, ABD tarafından bir türlü benimsenemedi. Şu an yaşadığımız en büyük kriz, Türkiye-ABD ilişkilerinin tabiatını tespit etme krizidir.
Eski alışkanlıklar ve iş tutma biçimleri kolay terk edilmiyor. ABD’nin Irak tezkeresinden beri tecrübe edip de bir türlü yüzleşmek istemediği bu. Türkiye’nin her eşitlikçi ilişki talebini, “eksen kayması”, “İslamcılaşma”, “otoriterleşme” suçlamalarına hapsettiler şimdiye kadar. Bu tür tartışmaların da hem ABD’de hem de Türkiye’de alıcısı hep oldu. İkili ilişkilerin zemininin ne olması, hangi asgari müştereklerde buluşulması gerektiği tartışılacağına, ABD’deki her güç boşluğunu Türkiye karşıtı çev