Cumhurbaşkanı Erdoğan yoğun bir ziyaret trafiğinde. Hindistan, Çin, Rusya ve ABD’yi çok kısa bir süre içerisinde ziyaret etti, edecek. Dünya siyasetinde ve ekonomisinde kilit rol oynayan bu ülkelerden özellikle Rusya ve ABD ile ilişkiler, Türk dış ve güvenlik politikalarımızın geleceğini şekillendirecek cinsten.
Rusya ziyaretinden birkaç gün önce Putin ve Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin en çarpıcı noktası Suriye’de güvenli bölgelerin kurulması konusunda varılan mutabakattı. Benzer şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi ziyaretinde de birçok önemli başlık arasından sıyrılanı çatışmasızlık bölgeleri ve güvenli bölge konusunda bir mutabakata varıldığı açıklamasıydı.
İki kavramın da içlerinin doldurulması gerektiği aşikâr. Bahse konu üç ülke arasında güvenli bölge ve çatışmasızlık bölgeleri konusunda bir anlayışın ortaya çıkmaya başladığı görülüyor. Yine de bu kavramların sahada neye karşılık geleceği ve bu karşılığın Suriye’nin geleceğine nasıl yansıyacağı hala netleşmemiş görünüyor. Aslında Cumhurbaşkanı net bir şekilde “İdlip’in bir yeşil çizgi çizilerek çatışmasızlık bölgesi olarak kabul edileceğini” söyledi; benzer şekilde Fırat Kalkanı bölgesinin de güvenli bölge olabileceğini ima etti. Trump ve Putin’in bu iki kavramdan muradının ne olduğunu öğrenmek için ise biraz beklememiz gerekecek.