Astana toplantısı ile Suriye’deki siyasi müzakerelerde yeni bir evre başlamış oldu. Şimdiye kadar kalabalık katılımcılar ve daha çok Cenevre’nin turizm sektörünü hareketlendirmek için kurgulanmış toplantılar yerine, ayağı yere basan ve asgari beklentilerle bir araya gelinen bir toplantı yapılmış oldu. Astana temelde Türkiye ve Rusya’nın garantörlüğünde tesis edilen ateşkesin sistematik ve kalıcı hale getirilmesini ve muhalefet ile rejimin ileriki görüşmeler için ısınma turları yapmasını hedefledi.
Ateşkes ise rejimin özellikle Vadi el-Barada’daki ihlallerine rağmen devam ediyor. Astana’da da öncelik çatışmaların durması ve ihlallerin sistematik olarak gözlenmesini sağlayacak bir mekanizmanın kurulmasıydı. Türkiye, Rusya ve İran önümüzdeki günlerde bunun için adımlar atacak. Aynı esnada Suriye krizinin genelinin seyrini belirleyecek önemli gelişmeler cereyan ediyor.
Rusya’nın krizin başından beri ilk defa ateşkes ihlalleri sebebiyle doğrudan rejime gönderme yaptığını not ederek başlayalım. Malum rejimin ateşkese uymasının garantörlüğünü Rusya yapıyor. Şimdiye kadar vurdukları her sivil hedefi “El-Kaide veya DEAŞ var” kılıfıyla meşrulaştırmaya çalışan Rusya’nın, rejimin ateşkes ihlallerini dillendirmesi oldukça önemli. Zira Rusya Astana sürecine büyük yatırım yaptı. Astana aynı zamanda Rusya’nın -rejim ve İran’dan farklı olarak- Suriye krizinin askeri metotlarla çözülmesinin mümkün olmadığı noktasındaki anlayışını da gösteriyor.