Ufuk Ulutaş Akşam Gazetesi

Astana’da Türkiye’nin odağı ne olmalı?

Suriye konusunda Türkiye’nin Rusya’yla müzakereleri yoğunlaşmıştı. Yılbaşı öncesinde Suriye’nin geneline yayılmış bir ateşkes planının hayata geçirilmesi için mutabakata...

30 Aralık 2016 | 307 okunma

Suriye konusunda Türkiye’nin Rusya’yla müzakereleri yoğunlaşmıştı. Yılbaşı öncesinde Suriye’nin geneline yayılmış bir ateşkes planının hayata geçirilmesi için mutabakata varıldı. Görüşmelerin bir tarafında İran olsa da merkezde Türkiye ve Rusya yer alıyor. İran sahadaki yabancı terörist savaşçıları himayesine ve oyun bozucu potansiyeline binaen İran da Türk-Rus dışişleri bakanları tarafından yürütülen sürece müdahil durumda. Amaç, iyi çözümlerin mümkün olmadığı Suriye’de, kötü seçeneklerden en iyisini seçmek. Üç dışişleri bakanının yayınladığı metin de ideal ifadeler içeren ve uygulama safhasında asıl rengine bürünecek bir metindi. Şu an ise ateşkesin sağlanmasının ardından Astana süreciyle siyasi müzakerelerin canlandırılması hedefleniyor. Astana Cenevre’ye alternatif değil deniliyor ama ister istemez bir alternatife doğru evriliyor.

Haklı olarak sorulacak soru, bu sürecin öncekilerden hangi açılardan farklı olduğudur. Zira şimdiye kadar yapılan tüm barış görüşmeleri, ateşkes çabaları gibi birer birer başarısızlığa uğradı. Yeni sürecin en büyük farkı, görüşmeleri yapan aktörlerin terkibi. Türkiye, İran ve Rusya, söz konusu Suriye’nin kuzeyi olduğunda sahada manivela kuvveti olan, askeri muhalefet ve rejim tarafında ağırlığı olan aktörler. Özellikle Rusya ve İran, ciddiyetle bir ateşkesin ve siyasi sürecin başlamasını isterse rejimin bunu kabul etmeme lüksü yok. Muhalifler safında durum biraz daha karışık. Çünkü muhalefet herkesin malumu olduğu üzere kendi içerisinde fraksiyonlara ayrılmış durumda. Türkiye’nin sözünün geçtiği gruplar olduğu gibi, kendi ajandalarını takip eden gruplar da var. Yine de Türkiye birleşme için bastırıyor.

Yeni sürecin bir diğer farkı, Rusya’nın siyasi müzakereler konusunda eskiye nazaran daha ciddi olması. Bu Rusya’nın Suriye’de yüzde yüz güvenilir bir aktör olduğu fikrini vermesin. Halep’teki yıkımın müsebbiplerinden şimdilerde ise Doğu Guta’yı gözüne kestirmiş Rusya ile fikir ve siyasa ayrılıklarımız çok. Yine de Rusya kendini Suriye’de ABD’den daha makul bir muhatap olarak tesis etti. Rusya’nın Suriye muhalefetine yaklaşımında da önceye kıyasla bazı farklılıklar var.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye'nin eşsiz katma değeri 07 Aralık 2020 | 224 Okunma Biden sonrası ABD dış politikası 13 Kasım 2020 | 258 Okunma Amerikan seçimleri 06 Kasım 2020 | 126 Okunma Avrupa'da ırkçılık ve İslam karşıtlığı 02 Kasım 2020 | 283 Okunma Seçimler ve ABD'nin küresel pozisyonu 23 Ekim 2020 | 151 Okunma