Türkiye’nin AB’ye üyelik yolculuğu uzun süredir devam ediyor. Yıllar boyunca temayüz eden trendlere baktığımızda AB’nin üyelik perspektifi koyabildiği zamanlarda Türkiye’de halkın AB üyeliğine desteğinin arttığını görüyoruz. Aksi de geçerli tabi ki. AB’nin çifte standartlarını belirginleştirdiği zamanlarda Türk halkının AB projesine inancı azaldığı gibi, üyeliğe verdiği destek de azalıyor.
Türkiye’yi yakından takip eden birçok entelektüel samimi olarak AB’nin Türkiye’ye ne katabileceğini sorguluyor. “Güçlenen Türkiye, tekleyen AB’ye neden katılmak ister ki?” sorusuna defalarca muhatap olmuştur Türkiye üzerine çalışanlar. Bir tarafta farklı alanlardaki kapasitesini gün geçtikçe artıran Türkiye, diğer tarafta ise kakofoninin gittikçe arttığı bir AB.
Tüm çifte standartlara ve kakofoniye rağmen AB Türkiye için hala stratejik bir hedef. Tarihi bir barış projesi gerçekten de. Fakat hem kuruluş misy