Normal şartlarda bu denli büyük bir sorun olmaması gereken Brunson davası, Brunson’ın ABD’ye dönüşüyle birlikte kapanmış oldu. ABD Türkiye’nin meşru taleplerine rağmen atmadığı adımlara rağmen, Brunson üzerinden bir ahlaki üstünlük kurma gayretine girdi. Türkiye bu yaklaşıma prim vermedi. ABD atmadığı adımlar için kullanageldiği bahane/açıklamaların benzerine Brunson sebebiyle muhatap olduğunda ise saygıdan ziyade baskıyı tercih etti. Zira yaklaşan seçimlerin arifesinde Brunson’ın iç politik kullanım alanı görüldü ve işleri yokuşa sürüldü. Brunson’ı sorunun parçası yapmak da yine ABD’nin tercihiydi.
Türkiye ise başından itibaren ABD’li muhataplarına karşı açık ve yapıcı davranmakta ısrar etti. Türkiye’nin bir pazarlık içerisinde olmadığını en yakından bilen ABD’den bazı isimler, sanki pazarlık yürüyormuş izlenimi oluşturmaya gayret ettiler. Oysa PKK ve FETÖ gibi iki terör örgütüne dair her açıdan meşru taleplerle, Brunson davasının sıkleti arası