Seneler önce dünyanın diğer ucunda “Ortadoğu nereye gidiyor” sorusuna cevap ararken tanıştık Cemal Kaşıkçı’yla. Defalarca ortaya koyduğu samimiyetine, vizyonuna, bilgisine ve görgüsüne şahitlik ettim. Bu benim şahitliğim olsun; ama bu yazı Cemal Kaşıkçı’yla alakalı.
Bilen bilir, özellikle Suudi Arabistan’dan uluslararası toplantılarda entelektüel katkı çok yoğun olmaz. Washington ve Londra gibi birkaç başkent dışında siyasi/entelektüel tartışmaları çok gerekli gördükleri söylenemez. Ya da PR kampanyaları çoğu zaman bu tür tartışmalara tercih edilir. Bu kuraklıkta Suudi Arabistan’a, Körfez’e ve genel olarak Ortadoğu’ya dair “yerli” bir vizyon ve çözümleme isteyenlerin çaldığı ilk kapılardan birisi Cemal Kaşıkçı olurdu. Körfez’in tabu olarak görülen üç ana (İran, İhvan, Demokrasi) meselesinde alışılagelen ezberlerin dışına çıkabilen, bunu da Körfez odağını kaybetmeden ve kutuplaştırmadan yapan isimlerdendi.
İran’ın bölgese