CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı seçim beyannamesi ekonomik ağırlıklı olduğundan muhtemelen dış politika kısmı es geçilecektir. Ekonomi kısmının Genç Parti misali uçuk kaçık vaatler içerdiği yaygın görüş; maalesef dış politika kısmı da iktidara yüklenme çabasından öteye gidememiş,"elimde sihirli değnek olsaydı dünyaya barış getirirdim" seviyesinden öteye geçememiş bir ezberler manzumesinden ibaret. İktidara yüklenme çabası, CHP'nin dış politika kurmaylarına kendilerinin de beyannamede dillendirdiği süreçleri okuma, doğru anlama ve daha da önemlisi Türkiye'yi uluslararası ve bölgesel sistemlerde konumlandırmaya fırsat tanımamış. Kullanılan ifadelerin çoğu, özellikle Ortadoğu'ya ilişkin olanları, Esed rejiminin veya Mısır'daki darbe yönetiminin argümanlarıyla veya uluslararası sisteme matuf olanları ise Cumhuriyet'in alışılageldik konformist ve Batı merkezli okumalarıyla sınırlı kalmış.
CHP'nin 2002 seçim beyannamesini incelerseniz dış politikanın sadece temel başlıklardan oluştuğunu görürsünüz. Aradan geçen 13 sene içerisinde tüm Türkiye'nin olduğu gibi CHP'nin de dış politikaya ilgisinin arttığı görülüyor. Diğer bir deyişle AK Parti döneminin dış politika aktivizmi CHP'yi de dış politika konusunda daha fazla konuşmaya ve bunu seçim beyannamesine yansıtmaya itmiş. Örneğin 2002 yılında CHP'nin seçim beyannamesinde Afrika veya Güney Amerika alt başlığı olacak deselerdi çoğumuz güler geçerdi. Sorun ise geleneksel basma kalıp yaklaşımların hâlâ CHP'nin dış politikasında belirleyici olması. "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ifadesi bir iyi niyet göstergesi; fakat etrafımızdaki bölgelerde sıklıkla görülen reel sorunların çözümü için bir yol haritası sunmuyor.