Fırat Kalkanı Harekâtı ihtiyatlı ilerleyişine devam ederken, yurtdışında da dikkatli gözlerle takip ediliyor. Cerablus’un saatler içerisinde alınması ve Türkiye-Suriye sınır hattının kısa sürede DAİŞ unsurlarından temizlenmesi sebebiyle “madem bu kapasite vardı, neden Türkiye bu harekâta şimdi başladı?” yani“Harekât neden daha önce yapılmadı?” soruları soruluyor. Türkiye’nin yaptığı her şeye illa bir kulp bulunacağından mezkûr soru dünyanın en sofistike sorusuymuşçasına tedavüle sokuldu. Oysa bu sorunun zannedildiğinden daha basit ve anlaşılır cevapları var ve bu cevapları Türkiye içerisindeki gelişmelerde, Suriye krizinin seyrinde ve küresel ölçekte aramalıyız. Bu yazıda Türkiye içerisine değinelim:
Suriye krizi Türkiye iç siyasetinde önemli çatlaklara sebep olageldi. Ülke içerisinde ana muhalefetin önemli bir kısmı kendilerini Esed rejiminin çizgisiyle özdeşleştirirken, krizi iç siyaseti dizayn etmek için bir araç olarak gören aktörler var gücüyle uğraştı. Sürekli “Türkiye Suriye’ye giriyor” diye feveran eden çevreler, yanı başımızda yedi düvelin müdahale ettiği ve bizi doğrudan etkileyen krize karşı Türkiye’nin üç maymunu oynaması gerektiğini vaaz ettiler. Krizin uzaması ve etkilerini çevrede güvenlik ve insani sorunlarla hissettirmesi, bu çevrelere siyasi sömürü alanı açtı ve karar vericileri baskı altında bıraktı. Suriye’de Esed rejimine karşı muhalefeti destekleyen çoğunluğa rağmen, bu çevreler provokasyona açık konular üzerinden baskın bir söylem oluşturdu ve hükümetin manevra kabiliyetini kısıtladı.