Beklendiği üzere “çatışmaların durdurulması”mutabakatı çökerken Suriye ve özellikle Halep, yeni bir rejim-Rusya-İran katliam serisiyle baş başa bırakıldı. Beklendiği üzere diyorum çünkü daha önce de tüm Kerry-Lavrov mutabakatları Suriye’ye “katliamların artırılması” dışında bir şey getirmemişti. Sorun da tam burada aslında: Suriye’de sahada uygulanması öngörülen bir mutabakatın ABD ve Rusya dışişleri bakanları arasında alınması ve hatta mutabakat şartlarının, mutabakatı uygulaması bekleyen taraflarla bile paylaşılmaması absürd ötesi bir durum. İki dışişleri bakanı ısrarla kendi aralarında vardıkları mutabakatın Suriye sahasında bir anlamı olacağını düşünüyor. Veya daha da acısı, Kerry mutabakatlara hüsnü kuruntuyla yaklaşırken; Lavrov ise mutabakatları rejim için bir PR ve mevzilenme aracı olarak görüyor. Yani inanmıyor zaten mutabakatın bir sonuç getireceğine. Kerry ise giderayak büyük diplomatik başarıya ulaştığını zannediyor.
Şu artık açık bir şekilde görülmeli: Ateşkes, çatışmaların durdurulması, insani koridor vs. gibi Suriye’deki savaşa kısa da olsa ara verme girişimlerinin hepsi Suriyelilere, tahkim edilmiş rejim saldırıları olarak geri dönüyor. Barış görüşmesi yaptığını düşünenler, Esed rejimine nefes alma ve yeniden organize olma imkânı veriyor. “En kötü barış en iyi savaştan iyidir” nutukları atanlar, o kötü barışın daha da kötü bir savaşa hazırlık yapmak için rejim tarafından kullanıldığını es geçiyor. Rejim ve müttefikleri “barış” ve savaşla mevzilerini güçlendiriyor, katliamlarına seviye atlatıyor.