Dillerine barış kelimesini pelesenk edenler öldürüyor, savaştan kaçan Suriyelilere cüzzamlı muamelesi yapıp zenofobinin dibine vuranlar ise minik Aylan üzerinden vicdan kasıyor. Evet, bugünlerde dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ikiyüzlülük bedavadan gidiyor. Yazdıkları zenofobik, mülteci karşıtı yazıların mürekkebi kurumamışken veya sarf ettikleri popülist "Suriyelileri geri göndereceğiz" vaatleri hâlâ kulaklarımızdayken kendilerini vicdan konusunda ders verme pozisyonunda gören kerameti kendilerinden menkul aydınlar, popülizmi hümanizme tercih eden siyaset simsarları ortalıkta cirit atıyor. Diğer tarafta ise kamu yararına dernek statüsünde gördükleri PKK'ya sırtılarını ve PKK’lı teröristlerin tabutlarına omuzlarını dayayan HDP’liler ise, terörizmi içselleştirmiş siyasal çevreleri dışında kimseye inandırıcı gelmeyen tonda barış "isterük" diyerek zekalarımızı terörize ediyor.
Minik Aylan, Esed zulmünden kaçarken hayatını kaybeden sayısız Suriyeliden sadece birisi. On binlercesi ise Esed'in kimyasal silahlarıyla, varil bombalarıyla, işkenceleriyle, savaş uçaklarıyla hayatını kaybetti. Fırınlarda, pazar yerinde, evlerinde, harabeye dönmüş sokaklarında Esed'in ölüm makinesinin kurbanı oldular. Binlercesi de Batı'ya iltica etme uğraşı içerisindeyken derme çatma botlarda hayatını kaybedip, insanlığımız gibi karaya vurdular.