SETA’nın düzenlediği, Türk ve Iraklı akademisyen ve uzmanların bir araya geldiği çalıştayda ikili ilişkilere dair ayağı yere basan bir müzakere ortamı vardı. Çalıştay sırasında Irak’ın son 20 senelik dönüşümü bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
Irak, İskenderun’da geçen çocukluk yıllarımın “refah” ve “zenginlikle” anılan ülkesiydi. Birçok İskenderunlunun çalıştığı Irak, zengin petrol yatakları ve büyük inşaat projeleriyle bilinirdi. Irak, Körfez Savaşı ile birlikte hem Irak’tan geri dönmek zorunda kalan Türk işçilerle, hem de kimyasal saldırı ihtimaline karşı pencerelerimizi koli bantlarıyla kapattığımız ve gıda toptancılarına akın ettiğimiz günlerde gündemimizin merkezine oturdu. O günden bugüne Irak serbest düşüş halinde. Eskiden bildiğimiz Irak’la şimdi bildiğimiz, tanıklık ettiğimiz Irak arasında dağlar kadar fark var.
Amerikan işgalinin yerle bir ettiği geniş bir coğrafya, hareketlenen etnik ve mezhepsel fay hatları, buharlaşan Iraklılı