Bir süredir ABD, İsrail ve Körfez’in ‘İran’ı sınırlandırmaya’ çalıştığı ön kabulü üzerinden yorumlar yapıyoruz. Şimdiye kadar Katar, Lübnan, Yemen, Suriye, Filistin ve Türkiye’ye karşı izledikleri politikanın satır aralarında ‘İran’ı sınırlandırma’ gayreti arıyorduk. Fakat geldiğimiz nokta mezkur ülkelerin ya bir İran’ı sınırlandırma politikası olmadığını ya da böyle bir niyetleri olmadığını gösteriyor.
Katar meselesinde normalde ittifaklarını güçlendirmeleri gerekirken Körfez İşbirliği Teşkilatı’nı bölmeyi tercih ettiler. Oysa İran’ı sınırlandırmak isteyen herhangi bir aktörün ilk yapması gereken, içeriyi tahkim etmektir. Yapay gerekçelerle başlatılan, ideolojik motivasyonlu Katar ablukası, Körfez’in saflarını gevşekleştirmesiyle İran’ın işine yaradı.
Lübnan’da da başarısız bir Hariri girişimi yaşandı. Amaç Hizbullah’la mücadelede yetersiz gördükleri Hariri’nin istifasıydı. Lübnan’daki Sünni siyasetin zayıflatılması pahasına bu adım atıldı. Fakat daha sonrasın