İsrail’i tanımlamak için birçok sıfat kullanılabilir ama ‘normal’ bunlardan birisi değildir. İsrail, kuruluşundan önce başlayan anormalliğini 1948 sonrasına da taşımış, aradan geçen 70 sene içerisinde birçok kazanım elde etti ama bir türlü normal sıfatını kazanamadı. Güçlü savunma sanayisi, romanvari işler yapan istihbarat yapılanması ve yüksek teknoloji kapasitesi bile İsrail’i normalleştiremedi. Aksine bu sektörlerde güçlenen İsrail, kendi güvenliğini sürdürülebilir bir şekilde korumak için ihtiyaç duyduğu normalleşmeyi gereksiz görmeye başladı. Sorunlarını çözmek için sorunlarıyla ‘seküler’ bir şekilde yüzleşen bir devlet olmayı tercih etmedi.
İsrail’in en temel sorunu aynı zamanda anormalliğinin kaynağı, sürdürdüğü işgaldir. İşgal, İsrail’in kurucu babalarının zihninde bir güç gösterisi olarak tecelli ettiyse de aslında İsrail’i içten içe eriten bir zehir olmaya devam etti. İsrail işgal ile Ortadoğu’yu şekillendirdiğini düşünürken; aslında işgal İsrail’i şekillendir