Ufuk Ulutaş Akşam Gazetesi

Kaos çığırtkanlarına karşı milli seferberlik

DEAŞ gibi terör örgütleri güçlenmek ve yayılmak için kaosu derinleştirmeyi bir strateji olarak kullanır. Örgüt üzerinde çok etkili olan ‘Vahşetin İdaresi’ isimli kitapta bahsedildiği...

19 Aralık 2016 | 134 okunma

DEAŞ gibi terör örgütleri güçlenmek ve yayılmak için kaosu derinleştirmeyi bir strateji olarak kullanır. Örgüt üzerinde çok etkili olan ‘Vahşetin İdaresi’ isimli kitapta bahsedildiği şekliyle derinleşen kaos, örgütün idare edebileceği alanlar yaratır. Kaosun derinleştirilmesi için gerekli şartları sağlama görevini örgütün (Selefi-cihadilerin) üstlenmesi tavsiye edilir. Şartlardan birisi geniş bir güvensizlik hissi yaratmaktır. Güvensizlik hissinin yaygın olduğu bir devirde, insanların güvenlik ihtiyacını karşılayacak ‘aktöre’ insanların rağbet edeceği söyler kitap ve ekler: İnsanlar o devirde güvenlik sağlayacak aktörün iyi mi kötü mü olduğuna bile bakmaz. Sonuç, DEAŞ vahşeti. 

Mısır’daki Sisi darbesi öncesinde Mısır halkına çekilen operasyonları hatırlayın: Uzun benzin kuyrukları, insanı canından bezdiren elektrik kesintileri, IMF’nin bir türlü imzalamaya yanaşmadığı kredi anlaşmaları ve eriyen güvenlik ortamı. Sisi çapsızı kurtarıcı rolüne girdi. Darbe sonrasında iki gün içinde benzin kuyruklarının bitmesi, elektriklerin mucizevi bir şekilde yeniden gelmesi, Körfez’den akan paralar ve güvenlik ortamındaki iyileşme, kaos malzemelerinin bilinçli olarak darbeciler ve sahipleri tarafından dolaşıma sokulduğunu kanıtlar nitelikteydi. Sonuç, her açıdan gittikçe batan bir Mısır. 

Son aylarda terör örgütleri, tam da yukarıda tarif edilen tipte bir stratejiyi takip ediyor. Gezi kalkışmasından 15 Temmuz’a kadar defaatle denenen fakat milletin irfanına takılan operasyonlar, şu an kümülatif olarak kaosu yaymayı hedefliyor. Kaos hepsinin beslendiği ve ürediği bir ortam. Siber saldırılar, bombalı terör faaliyetleri, ekonomik operasyonlar ve medya aracılığıyla tüm örgütler Türkiye’de kaos ortamı üretmeye gayretinde. Her terör saldırısından sonra medyadan artçı operasyonlar çekiyorlar. Kaosun zirve yaptığı noktada hepsi, en fazla da perde arkasındakiler, yarım kalan operasyonlarını tamamlamayı hayal ediyorlar. 

Bu son süreç, FETÖ’nün PKK’nın içerisindeki MİT’in muhbirlerini deşifre etmesiyle başlamıştı. Türkiye’yi istihbari olarak zayıflatıp, saldırıların oluşturacağı öfkeden nemalanmak istemişlerdi. PKK ise arkasına aldığı FETÖ desteğiyle hendeklerde özerlik bulmayı ummuştu. Allah’tan halkın irfanı ve devletin tedbirleri çabalarını boşa çıkardı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye'nin eşsiz katma değeri 07 Aralık 2020 | 224 Okunma Biden sonrası ABD dış politikası 13 Kasım 2020 | 258 Okunma Amerikan seçimleri 06 Kasım 2020 | 126 Okunma Avrupa'da ırkçılık ve İslam karşıtlığı 02 Kasım 2020 | 283 Okunma Seçimler ve ABD'nin küresel pozisyonu 23 Ekim 2020 | 151 Okunma