Pazartesi günkü yazımda Brookings’in “yeni Ortadoğu jeopolitiğine” dair mülakatlarından ve özellikle Türkiye’yi bu jeopolitiğe oturtma konusundaki eksikliklerinden bahsetmiştim. Tartışmanın öncelikli olarak konuşulması gereken yanı gerçekten de bölgede yeni bir jeopolitiğin oluşup oluşmadığıdır. Trump dönemi ve Arap Baharı bağlamındaki belirsizlikler, henüz tanımlayamadığımız bir bölgesel düzen/düzensizliğin oluştuğu izlenimi veriyor. Bu izlenim üzerinden büyük laflar edilebilecek bir düzen/düzensizlik çıkartmak çok doğru olmayabilir.
Arap Baharı eğer ismiyle müsemma olup olumlu ve kökten değişikliklere sebep olabilecek bir etkiye sahip olsaydı belki de gerçekten de yeni bir Ortadoğu jeopolitiğinden keskin ifadelerle bahsediyor olacaktık. Örneğin Tunus’taki kısmen başarılı ve Mısır’daki başarısız seçime dayalı, demokratik ve çoğulcu sistem inşa etme çabaları bölgeye teşmil edilebilseydi; bölge statükosunun ve jeopolitik dengelerinin temelinden sarsıldığına şahitlik edebil