Uygurlar ve Türkmenler. Türkiye'de "yerli" ve vicdanı olan her kesimin kaderlerini Türkiye'yle bağlı gördüğü iki topluluk. Daha da ötesi, bu iki topluluk da kendi kaderlerini Türkiye'ye bağlı görmekte. Başları dara düştüğü zaman medet umacağı yegâne ülke de Türkiye. Hatırlayan olacaktır; Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Doğu Türkistan'da yaşlı Uygur 'a sarılırkenki samimiyeti tüm Türkiye'nin samimiyetiydi. Bu yüzdendir ki Türkiye şimdiye kadar on binlerce Uygur ve Türkmen'i topraklarına kabul etti ve bunlar Türkiye toplumunun bir parçası oldular. Maalesef, hepsi Türkiye'ye hicret etme şansına sahip olamadılar. "Çin işkencesi" altında yaşayan milyonlarca Uygur, Esed ve/veya IŞİD zulmü altında yaşam mücadelesi veren yüz binlerce Türkmen, Türkiye'nin yardım elini gözlüyor.
Türkiye imkanları dahilinde yardım etmeye çalışırken bir de bu yardımlar üzerinden, freelance muhbire dönüşen paralel yapının kara propagandasına maruz kalıyor. İlginçtir ki bu yapı Türkiye'nin çoğunun hassas olduğu Uygurları ve Türkmenleri kendilerine malzeme yapıyor. Suriye'de Türkmenlere yardım götüren TIR’ları engelleyerek IŞİD ve Esed'in elini güçlendirirken; şimdi de Uygur-IŞİD ilişkisi kurmaya çalışıp Çin'in ekmeğine yağ sürüyor.