Irak’taki başarısız devlet, Suriye’deki iç savaş, İran’ın saldırganlığı, Rusya’nın müdahaleciliği, ABD’nin pasif-agresifliği, DAİŞ terörü ve bütün bunların sonucu oluşan boşluk bir yalancı bahar gibi en çok da PKK ve uzantılarını yanılttı.
“Büyük pazarlık” sonucunda arkasına İran savaş aygıtını, Esed’in
katliam işbirliğini, DAİŞ’in ortaya çıkmasıyla birlikte ABD’nin
rüzgârını ve en son Rusya’nın desteğini alan PKK ve uzantıları,
etraflarındaki boşluğu kendi marifetleri, arkalarından esen rüzgârı
da ırkçı projelerinin zaferi zannetmeye başladılar. O kadar
hülyalara daldılar ki hem içlerinde bulundukları durumu
kavrayamamaya hem de gerçeklikle tüm bağlarını koparmaya
başladılar.
Suriye’de Esed’in çoban köpeği olarak kantonculuk oynayan PKK,
Cezire, Kobani ve Afrin’de ciddi ciddi devlet kurduğunu düşündü.
Başı sıkışan Esed rejiminin hediye paketine sarıp bıraktığı bu
toprakları, hacetini giderince (giderebilirse) yine hediye
paketiyle geri alacağını en başta Suriye’nin Kürt halkına
anlatmadılar. Ya da Esed’e tekrar vermek zorunda kalana kadar
kantonculuğun keyfini çıkarmaya çalıştılar. Arkadan bu kadar rüzgâr
eserken Esed’in belki hini hacette işine yarar mantığıyla PKK’ya
oynayacağı bir bahçe bırakacağı hayallerine gark oldular. En acısı
ise Esed’in PKK’ya kullan-at peçetenin fevkinde bir değer biçtiğini
düşündüler.
Esed ekseninin desteğiyle Suriye’nin mazlum Arap, Türkmen ve dahi
Kürt halklarına fırsatçı saldırılar yaparken, bu saldırıların
karşılıksız kalacağını düşündüler.