Caydırıcılık milli çıkarlar doğrultusunda atılan somut adımlarla kuruluyor, güçlendiriliyor. Altı somut bir kapasiteyle doldurulamayan caydırıcılık iddiaları kağıt üzerinde ve söylemsel düzeyde kalıyor. Sabit ve değişmez bir miktardan da bahsetmiyoruz caydırıcılık derken. Şartlara, bu şartlara ne kadar adapte olabildiğinize, ekonomiden askeriyeye kadar geniş spektrumdaki güç projeksiyonunuza, hazırlık derecenize ve bunun gibi birçok faktöre bağlı olarak etrafınızda caydırıcılığınız tabiri caizse notlanıyor. Caydırıcılık doğrusal bir kavram da değil; caydırıcılığınız rakibinize/hasmınıza göre az olsa bile yine belli oranlarda rakibinizi/hasmınızı caydırmada etkili olacaktır.
En son İran-ABD gerginliğinde gördük bunu. İran ABD’ye nazaran çok daha düşük imkanlarla, fakat elindeki imkanları kullanma yönünde sergilediği irade ve kararlılıkla, etrafında ciddi bir caydırıcılık oluşturdu. ABD askeri müdahale söyleminden diyalog söylemine doğru kayarken; örneğin Birleşik Arap Emi