Uluslararası sistemin dayandığı temel değerlerin artık fazlasıyla aşındığını söylemeye gerek yoktur. İkinci Dünya Savaşı’nın kaosundan dünyayı adil olmasa da bir düzene taşımak isteyenler birtakım değer ve kuralların yürürlükte olmasını istedi. Bu değerler ve kurallar bütünü BM’nin hareket çerçevesini oluşturdu. Aradan geçen on yıllar boyunca bu değer ve kurallar bütününün, küresel barışı sağlamak adına sınıfta kaldığını defalarca gözlemledik.
Aslında sorun ne değerlerde ne de kurallardaydı. Sorun, bu değer ve kuralların uygulanmasında, uygulayıcı yapıların adaletsizliğinde ve siyasete bulanmışlığında, daha da ontolojik bir analizle yapının kifayetsizliğindeydi. Yine de BM’yi referans alanlar, sorunlarla karşılaştığında BM’nin kapısını çaldılar, çoğu zaman eli boş döndüler.
Birçok örnek vardır tabii ki; fakat Suriye bunun en çarpıcı örneklerinden birisi oldu. Kimyasal silah kullanımı, yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesi, terör örgütleriyle kol kola girme gibi çiğnenmemesi gereken birçok kural çiğnendi, kırmızıçizgiler geçildi.