Senelerdir bir türlü kabul edilmeyen ya da hazmedilmeyen gerçek, Türkiye’nin milli çıkarları doğrultusunda ve rasyonel tercihlerle hareket eden bir devlet aktör olduğu gerçeğidir. Her devlet gibi Türkiye de iç ve dış politikasını belirlerken devletin ve vatandaşlarının selametini önceler. Vesayetin güçlü olduğu dönemler dışında Türkiye, Suriye konusunda bu şekilde hareket etti. Kendi imkan ve kabiliyetleri doğrultusunda Suriye’de politika belirledi ve güç projeksiyonu yaptı. Kimi zaman askeri metotları tercih etse de diplomasi kartını hiçbir zaman elinden bırakmadı.
Suriye kıskacına alınan Türkiye-Amerika ilişkilerinde de benzer bir durum söz konusu olageldi. Bırakın Barış Pınarı veya Zeytindalı harekatlarını, doğrudan DEAŞ’a karşı yapılan Fırat Kalkanı harekâtında bile Amerika durumdan hoşnut değildi. DEAŞ’ın ortadan kalkmasının PKK’nın altını koyacağı düşüncesinden hareketle hareketa karşı ikircikli bir tavır sergiledi. Zeytindalı ve Ba