Kanal D’nin yayın hayatına başladığı o geceyi dün gibi hatırlıyorum. Yıl 1993. İstanbul’daki ilk senem. Üniversiteye başlayalı birkaç ay olmuş. Hava soğuk. Okul kantininde gözümüz televizyonda. Şimdiki neslin gözü nasıl tabletlerde telefonlardaysa bizimkiler de hep televizyondaydı. Korhan Abay’ı, Cenk Koray’ı hatırlıyorum. Doğru kanal, dürüst kanal gibi bir sloganı vardı Kanal D’nin. Logosu da bir kare içindeki D harfiydi. Doğrusu o dönemki rakipleri arasında biraz zayıf kalmıştı ilk başta.
Ama ne zaman bir yenilenme sürecine girdi, o meşhur kürenin etrafında dönen D harfi logosuyla karşımıza çıktı, bir şeyler değişmişti. En yeni yabancı filmleri Kanal D’de izlemeye başladık. Sağlam diziler, eğlenceli yarışmalar, müzik programları derken Kanal D hem gençlerin hem de yetişkinlerin en sevdiği kanal haline gelmişti.
Bu 28 yıl içinde Türkiye’de gündem defalarca değişti, bir Avrupa ülkesine birkaç yüzyıl yetecek kadar sosyal olay yaşandı. Biz büyüdük, artık yaşlanıyoruz. Kanal D bunların tümüne şahitlik etti. Daha nice 28 yıllara!
DUYARSIZ SİMİT
Hülya Avşar duyarsız simit açıklamasıyla aslında kariyerinin en büyük hatalarından birini yaptı. Bir kez daha Avşar’ın zeki değil kurnaz, yetenekli değil şovmen olduğunu hatırlattı Twitter alemi bize. Şarkıcılığında da oyunculuğunda da kötü olduğu, bu başarısızlığa rağmen ancak Türkiye’de bir yerlere gelebileceği yazıldı çizildi.
Bazıları da “Şu an evinde keyifle olanları izliyor gündeme geldiğine seviniyordur” dedi. Büyük ihtimal öyle. Doğru yorum ise sürpriz bir yerden geldi. Ebru Şallı demiş ki bu numaralar geçmişte kaldı. Bu numaralar geçmişte kaldığı gibi kimse yemiyor artık. Böyle saçma sapan şeylerle gündeme gelmek kimseye ama kimseye yaramıyor.