90'ların çocukları, gençleri o yılları çok arıyor. Duydukları özlemi de modern meyhane masalarında unutamadıkları şarkılarla göbek atarak gideriyor. Tabii ki İlginç, değişik ve yenilikçi yemekler eşliğinde...
90'larda hatırladığım kadarıyla 70’lerin bol paça pantolonları, afro saçları durduk yerde moda olmuştu. 2000’lere geldiğimizde ise 80’lerin ‘synthesizer’ havalı müzikleri daha modern şekilleriyle hortlamış, Farrah Fawcett saçı geri dönmüştü. Bir on yılın sonunda insanlar o dönemi önce karamsarlıkla değerlendiriyor. Aradan bir on yıl daha geçince romantikleşip sadece iyi anıları hatırlamaya başlıyoruz.
İşte 2010’lu yılların başından itibaren 90’lar romantizminin başlamasının nedenleri burada yatıyor. Önce internette ‘90’larda çocuk olmak’ temalı paylaşımlar başladı. Kasetler, akıllı olmayan cep telefonları, dönemin alet edevatları... Sonra Özgür Aras 2010’da Tepebaşı’nda ‘Eelence’ adlı bir kulüp açtı. Yıllardır gey barların kapanış şarkıları olmaktan öteye gidemeyen 90’lar Türkçe pop şarkılarını çalan bu kulüp adeta patladı. Ardından benzerleri geldi. Bu arada YouTube’da o eski şarkıların kliplerinin izlenme sayıları artmaya başladı. Hatta 90’lardan beri adı duyulmamış şarkıcılar, saklandıkları yerlerden çıkıp bar programlarına başladı.