Bir dijital platformda yayınlanan popçu Edis’in belgeselini görmüşünüzdür. Ya da artık duymuşunuzdur. Çocuk belgeseli yaptığına yapacağına pişman oldu. “Tarkan bunu neden düşünemedi acaba da kendine belgesel çektirmedi?”, “Menajer goygoyundan belgesel yapmışlar”, “Zamanlaması yanlış” gibi eleştiriler geldi. Ben filmi bir kurguymuş gibi düşünerek keyifle izledim. Konser görüntüleri, çekimler falan güzeldi. Ama anlatılanlara inandım mı? Tartışılır.
Bu belgesel, Edis’in fanatikleri, ekibi ve ailesi için hatıra filmi olarak çekilmiş. Gerçek bir Edis belgeselinde, 6 yıllık profesyonel müzik kariyerine sahip bir yıldızı baştan sona, yeni çalışmaya başladığı bir menajer anlatmazdı herhalde. Edis’i sevdiren en önemli şey mütevazılığıdır. Ama çıkıp “Ben şöyleyim, böyleyim” demesi, ekibinin onu başka gezegenden gelmiş bir süperstar gibi sunmaya çalışması Edis’in kendisine çok şey kazandıran imajına zarar vermekten başka bir işe yaramıyor.
SİSTEMİ YENEN POPÇU!
Edis, kendisini kelepçe sözleşmeyle bağlayan Soner Sarıkabadayı’dan isim vermeden bahsederken sistemin ne kadar kötü ve sömürücü olduğunu anlatıyor. Herhalde sistemin en büyük tekellerinden olan bir şirketle anlaşma yaptıktan sonra ‘Edis’ olduğu gerçeğini önemsemeyeceğimiz düşünülüyor.
Belgeselin bize yutturmaya çalıştığı ‘sisteme karşı duran kahraman popçu Edis’ fikri izleyiciyle resmen dalga geçiyor. Başrolde Tolga Akış’ın olduğu ve aslında çok sevdiğimiz Edis’i bize Michael Jackson’mış gibi anlatmaya çalışan belgesel başta söylediğim gibi keyifli bir seyirlik. Ama gerçek olduğuna inanmamızı beklediklerini düşündüğümüzde tatsızlaşıyor.
KİRLİ BEYAZ KEDİ